Tuesday, August 14, 2007

sabah mutsuzlugu

Umursanmazligin ucunda ezbere yasanmis bir yasam var.
Buyuk bir yorgunluk.
Kendinin nasil biri oldugunu unutma hali.
Olmasi gerekenler.
Isteklerini yapma kaygisi.
Olumlu birseyler olsa da karamsarligin hakimiyeti.
Gunesli gun mutsuzken bulutlu gunde ne yapacagim.
Anlasilamamanin verdigi sikinti.
Acik olamamanin hayatima kattigi gucluk.
Herkesden kacis.
Kendime donus.
Dogru bizim inandigimizdir.

2 comments:

ah benim yarim, aklım said...

belkide sabahın köründe kalkıp işe gitmenin verdiği mutsuzluktur bu, ne dersin?
insan o kadar çok şey istiyorki şu dünyada. Ve bu kişiden kişiye o kadar büyük farklılıklar gösteriyorki.
Mesela ben. Eğer nasıl bir hayat-yaşam istersin "iste yapalım" deseler; müdavimleri olan bir kafemin olmasını, her pazar onlara kendi spesiyel kahvaltılıklarımı sunmayı, ama pazar günleri çalışmamayı, bunları yaparkende arada sırada MIT mezunu bir fizik mühendisi olduğumu hatırlayıp bitirme tezimde atomun yapıcı etkilerini nede güzel anlattım diye sevinmeyi, çok güzel resim çizip şarkı söylemeyi, kapının önündeki porshe'yi bol köpüklü suyla yıkarken aslında sonsuza dek yaşayamıyacağımı hatırlayıp az önce okunan ikindiyi kılmak için abdestim olduğunu hatırlamayı. çok sevmeyi çok sevilmeyi...



bu böyle uzar gider işte...

ama en önemlisi mutluluk senin için nedir, onu çözmeli.
görüşmek umuduyla.

doc.dr.Umut Sensin.

ah benim yarim, aklım said...

Umursamaz'ca yaşamadım hayatı, ama ezbereydi belki doğru...
Açık olamamanın hayatına kattığı güçlüğü aşmaya ne dersin?
ve bu arada ne kadar kaçarsan kaç, kendine ne kadar dönersen dön beni bulacaksın.