Wednesday, March 21, 2007

Düşsem Yollara


Suyumun kaynadigini hissediyorum. Boslugun icinde yuzuyorum. Kimseye derdimi anlatamiyorum. Kimseleri gormek istemiyorum bu aralar. Kimsenin sorularini cevaplamak istemiyorum. Kendimi , derdimi anlatiyorum zaten uzun uzun herkese. Ben bu halimden kurtulur muyum? Sanmam. Umut. Umut. Umut. Nerede? Goren var mi? Ucsuz bucaksiz bir deniz. Ben ortasinda . Hani daglar olur etrafinda . Sen bakarsin onlara. Yalnizsindir. Sirt ustu yatarsin denize ve sadece deniz kulaklarinda. Avuclarinda sen. Kivrak bir sekilde suya dalarsin. Gidersin. Derinlere. Sen zaten suda aglamaz miydin kucukken? Sen zaten denizkizi degil miydin? Dal dalabildigin kadar , hickir orada. Sonra yuzunde kocaman bir gulumsemeyle cik. Fark eden oldu mu ki ? Hayir, tabii. Peki sen nasilsin? Eh iste. Eh iste. Ne komik degil mi? Daha dogrusu ilginc. Mutlu olacagin seylere gecis yaparken yasadigin heyecan ve onlara sahipken yasanan tatminsizlik. Kayboldun belki. Belki zaten kayiptin. Heyecanlanmak. Heyecan duymak. Sonrasinda ne olacagini bilmeden ve de sonrasinin olup olmayacagini bilmeden. Neydi ? Ne zamanlardi o anlar? Mutlulugun anahtarini yutmus olmalisin. Diyorlar ya sen cok mutluymussun da mutlu oldugunu bilmiyormussun. Breh breh . Peki o zaman nasil bilebilirim? "Mutluyum" diyerek baslayalim. Ben cok mutluyum. Su anda hissettiklerim su anla sinirli. Aslinda hersey yolunda. Hadi kocum sik disini. Az kaldi. Kara gorundu ha gayret. Etraftan diyorlar " aa, ne kadar neselisin"Oyleyimdir. Sorma! Mutlu olmak icin sahip olmam gereken herseye sahibim. Kontrol ediyoruz evet,bir bakalim. Hayal kirikliklari batmis ellerine. Devam et. Elbet onlar da gecer. Neden ama neden National Geographic icin belgesel cekemiyorum ki?Hadi binelim Land Rover'a( Range Rover Sport'undan hani) gidelim. Yesil olsun mumkunse. Donup de bakmayalim geriye . Biz kuzeye gidelim . Guneyden cikalim yola. Samimiyet hep yanimizda olsun. Beklemeyelim ebedi olmayan bir hayattan ebediligi. Devam edelim sadece. Duselim yola. Otobusten indigimizde kuyruk sokumumuz agrisin ama biz Susurluk'taki mola yerinde cheeseburger yiyecegimiz icin mutlu olalim hatta zayif olalim da tasamiz olmasin. Yalnizsindir ama yol seni bekler. Sonra otobusten inince yanindan gecen onlarca kamyondan kurtulmus olmanin verdigi mutlulukla inersin sicaga. Gunes yakar ayaklarini. Terliklerin seni cagirir. Çam kokusu burnunda ve bir telas icinde. Yasadigin anin mutlulugunu farketmemenin verdigi pismanlik ve bir o kadar bosvermislik simdi. Sanki bir bavul toplamis biri, hersey herseyde. Ama sen ne guzel toplarsin bavulu. Yollarda sen. Sen yollara... Iki gunluk gidilecek yerler ve bir gocebe sen. Sen gocebesin ama gocemezsin kolay kolay. Birakamazsin, gitmesini bilmezsin. Gitmeye calisirken kendinden gittigini fark edersin.

1 comment:

ah benim yarim, aklım said...

seni çok sevdiğimi daha önce söylemişmiydim?