Wednesday, July 25, 2007

Ellerim kasindi yazasim geldi

Kabul etmek, onemli bir fiil.
Eger hayatta birseyleri kabul edersen daha mutlu oluyorsun.
Bir de kabul etmissin gibi yaptiklarin var ama bunye hazmetmiyor. Onlardan bahsetmiyorum gercek kabullerden bahsediyorum.
Hayatin basinin ve sonunun oldugunu kabul etmek gibi.
Bu kabulu yaptiktan sonra ki tum problemler bir kabul dahilinde cozulurler hayatin icini doldurmak sana kalmis.
Hersey senin tercihlerinin sonucunda sekilleniyor.
Hala insanlar dogru ve yanlisin pesinde.
Baskalarina zarar vermedigin surece yaptiklarin dogru. Dogru ve yanlis belli.
Peki dogru karar?
Dogru karar seni mutlu eden karar.
Hepimiz oyun parkindayiz.
Oyun parkinda anne babamizi bekliyoruz.
Neden burada oldugumuzun farkinda degiliz.
Birbirimizin gozune kum atiyoruz, kuregimizle bir digremizin kafasina vuruyoruz.
O sekilde gunler geceler geciyor.
Kimi zaman oyuncagimizi paylasiyoruz, arkamizdan bir yumruk yiyiyoruz.
Bazi cocuklar hadi ya eve gidelim diyor, kimisi annem boyle gorurse beni kizar diyor ve uslu uslu oturuyor. Kimisini tek tek alip goturuyorlar ama nereye gittikleri belli degil. Herkes baska birsey soyluyor.
Iste yasam dabu oyun parkinin daha buyugu.
Bir vakit buradayiz ve herkes nasil inanirsa o onun gercegi ama sonuc degismiyor, biri alip goturuyor tek tek cocuklari.
Parkta ne yapip yapmadigin ise senin kararin.
Mecburiyetleri de var tabii bu parkin ama mecbur olmadigin zaman bile kendini mecbur hissettigin seyler oluyor.
Is bu ki o sanal mecburiyetlerden kendini siyirip gercekten istedigin seyi fark edip onun pesinden gitmen gerekiyor.
Insanlarin cogu -cogu dedigim gercekten cogu- at gozlukleriyle dolasiyor. Onlarin sikintisi yok. Bihaber olmak ya da farkinda olmamak daha mutlu yapiyor adami.
Farkinda olan o sekilde mutlu olmaz tabii.
Bu arkadaslarin popocuklarina rahat batmistir. Bunlar huzursuz tiplerdir. Parkta oturup saga sola bakarlar, annem nerde gec mi kaldi, guzel kadin miydi,beni sever sarar miydi deyip oynanan oyunu oynamayip da parkin sinirlarina gidip, kumu eseleyen tiplerdir. Gidenlerin arkasindan kafa yorup ya simdi beni de alirlarsa diyenlerdir.
Bu huzursuzluk bu kafa yorma yonunde cok guzel kullanilabilir. Verimli hale getirilebilir tipki stresin belirli oranda insani motive etmesi gibi ancak huzursuz tip dusuur dusunmesine ama icraati yoktur. "Icraatin icinden "in bir parcasidir daha cok.
Gun icinde ne kadar cok insanla kafamizi yorup bulandiriyoruz. Sagdan soldan bir suru ses bir suru yorum. Herkes en dogrusunu biliyor oysa kimsenin birsey bildigi yok.
Cocukken herkes kendi hayalinde mutluydu, buyuduk hayaller dile geldi unutuldu. Paylasan da olmayinca cok derinlere gomuldu hatta bazen yakildi.
Onlari paylastigin biri varsa buradaki karmasan hafifliyor yoksa don baba donelim.
Kendimi tekrar ediyorum saniyorum.
Harekete gecmek icin Allah'dan zaman saglik ve huzur istiyorum. Buradan Allah'a sesleniyorum , saglik,zaman,huzur,bereket ve sevdiklerimle olmak istiyorum. Anlasilmak istiyorum. MUTLU OLMAK ISTIYORUM! Mutlu olmayi bilmek istiyorum.

Oyh,iste boyle.

Hatta birakin beni ben bugun calismayayim yazayim da yazayim.

Onumde yazmam gereken iki hikaye var. Biri "tibbi atik" biri de "bu fotograflari ilk sen gormedin.". Bunlar icin bolca vaktim olacak diye dusunuyorum. Beni bekleyin anacim . Bu arada isim haklari bana ait,sakin sahiplenmeye kalkismayin. Zaten an itibari ile sadece bir tane okyucum var. Onun disindaki okuyuculara sesleniyorum,mustakbel okuyucularima yani.

Hamis: Yegane okuyucum olan drajeme benimle hayallerini paylastigi icin tesekkur ediyorum ve o'nu cok sevdigimi soyleyerek postumu noktaliyorum.

No comments: